Haber

Cumhurbaşkanlığı Adayı Kılıçdaroğlu: “Ya Türkiye’ye demokrasi getireceğiz ya da otoriter rejime teslim olacağız. Bu kadar basit”

Millet İttifakı Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu seçim bildiğimiz klasik bir seçim değil. türkiye var olma ya da olmama tercihi. ya demokrasi var olacak ya da demokrasi yok olacak. Bu nedenle burada kişi paylaşımı yapmak son derece yanlıştır. Olayı kişi indeksi ile tartışırsak işsiz kalmayız. Bu bir demokrasi olayıdır. türkiye Ya Türkiye’ye demokrasi getireceğiz ya da otoriter rejime teslim olacağız. Bu kadar basit” dedi.

CHP Genel Lideri, Millet İttifakı Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde gençlerle bir araya geldi. Gençlerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu’na konuşma konulu programda Beşiktaş Belediye Başkanı Dilek Akpolat ve Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel eşlik etti.

Kılıçdaroğlu, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem taslağında ‘Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek’ unsurunun yer almasına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

“Hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem geçmişe gitmek değildir. Çünkü geçmişin çok sorunları vardı ve geçmişte askeri darbeler döneminde çıkarılan bir kanun vardı. Biz o kanuna darbe kanunu diyoruz. Biz o kanuna darbe kanunu diyoruz. Biz bu kanuna darbe kanunu diyoruz.Biz darbe kanununu tamamen temizlemek ve kendi ilkelerinden dolayı modern dünyanın kabul ettiği demokrasilerdeki tüm ilkeleri bir kenara bırakmak istiyoruz.” Ülkemize getirmek istiyoruz. Söylediğiniz bir konu çok değerli. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi, öngördüğümüz hedeflerin tam ortasında. Elbette bu tartışılabilir. Halkın nabzı tutuluyor. Yazdığımız her şey yüzde yüz uygulanabilir diye bir niyet yok. Sonuçta meclisin yapısına bakacağız, mecliste oturacağız, konuşacağız. Halkın beklentilerine bakacağız ama asıl olan güçlü bir meclis yani meclisteki milletvekilleri kendi iradeleriyle kürsüye çıkmalı, gerektiğinde bulundukları bir partiyi eleştirebilmelidir. Üyelerin kolayca, sorunlarını dile getirebilmeleri ve daha özgür bir yapı oluşturmak istiyoruz.

“İNSANLARIN BİR BÖLÜMÜNDE CİDDİ BİR YOKSULLUK, DİĞER BÖLÜMÜNDE CİDDİ BİR TARİH OLURSA TOPLUM ÇEŞİTLİ OLUR”

Kılıçdaroğlu, kira fiyatlarının yüksek olmasının nedeninin sorulduğu soruya şu yanıtı verdi:

“Bir toplumda gelir dağılımı olabildiğince istikrarlı olmazsa o toplumda huzursuzluk olur. Yani bizim insanımızın dediği gibi ‘biri görürse içinden kıyamet çıkar’. Yani halkın bir kesiminde önemli bir fakirleşme, diğer kesiminde önemli bir zenginlik olursa toplum bölünür ve toplumda huzur olmaz. Sosyal demokrasinin temel misyonlarından biri olan, sosyal devlet, topluma gelir dağılımını olabildiğince istikrarlı bir şekilde yaymak ve toplumun her kesiminin kendi emeğinin karşılığı olarak bir gelir elde etmesini sağlamaktır.Bu çerçevede birçok alanda yeni politikalar üretmek zorundasınız. vergi politikasından başlayarak yatırımlara ve yatırımların ülke geneline dağılımına kadar her alanda.Aksi takdirde gelir dağılımı sağlayamazsınız.

“O BEŞLİ GRUPTAN HİÇ ENDİŞE OLMA, SON YÜZYILA KADAR OLAN PARAYI ALACAĞIM VE BU TOPLULUĞA VERECEĞİM”

Bunun en keskin yolu gelir dağılımıdır, yani üst gelir grupları daha fazla gelir ödeyecek, alt gelir grupları ya vergi vermeyecek ya da daha az vergi ödeyecektir. Ülkemizde ise tam tersi bir tablo var. Üst gelir gruplarından yeterli vergi alınmıyor. Vergi kaçıranlara bile kaçırdıkları vergiler affediliyor, cezaları affediliyor ama alt gelir grupları yani asgari fiyat ağır bir vergi yükü altına giriyor. Minimum fiyatın vergiden muaf olması gerektiğini söylüyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi, taban fiyattan hangi vergiyi alacaksınız? Ancak üst gelir gruplarından rahatlıkla vergi alabilirsiniz. Dünyada bunun örnekleri var, son yıllarda bir şey daha oldu, anlatayım, ne kadar farkındasın bilmiyorum. Alt gelir gruplarından bir avuç üst gelir grubuna olağanüstü bir kaynak aktarımı var. Ben o bir avuç üst gelir grubuna beş kişilik çete diyorum. Yani hepimiz bu beşli çete için çalışıyoruz, dünyanın parasını onlara aktarıyorlar. Dolarla, euroyla ihale veriyorlar. Doları aldıysa Amerika’daki enflasyon da bizim sırtımızda. Euro alsak, garanti versek AB’de enflasyon sırtımızda. Asla ama asla zarar vermeyecekleri bir model var. Tabii bu parayı onlara nasıl vereceksiniz? Bizden alacaksınız. Bunu düzelteceğim. O yüzden beşli çete beni hiç istemiyor ama merak etmeyin o beşli çeteyi son kuruşuna kadar alıp bu camiaya vereceğim.

“KPSS’E GİREREK YÜKSEK PUAN ALACAKSINIZ, MÜLAKATTA ELENECEKSİNİZ, BU ADALETSİZLİK”

Adaletin olmadığı bir ülkede barış olamaz. Adalet devletin temelidir. Bir şekilde devlette adaleti hakim kılmak zorundasınız. Adalet sadece gelir dağılımı değil, mahkeme adaleti de olmalıdır. Üniversitede adalet olmalı. KPSS’ye girip yüksek puan alacaksın ve mülakatta eleneceksin bu da demek oluyor ki adaletsizlik nedeniyle dokularımıza kadar hayatımızın her alanında adaleti kabul etmek ve benimsemek zorundayız.

“DEVLET DEDİĞİNİZ KURUMUN FİYATI VARSA DEVLET YÖNETİMİ ÇOK KOLAYDIR”

Kılıçdaroğlu, seçimin ardından kazanılan senaryoda mevcut bürokrasinin nasıl ilerleyeceğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

“27.5 yılımı bürokraside geçirdim. Yani bürokraside başladığım yıllar en zor sınavları verip başarılı olduğum ve kamuya girdiğim yıllar oldu. Dolayısıyla ondan sonra bürokrasinin farklı kademelerinde çalıştım. ve misyon edinmiştir.Devlet dediğiniz kurumda liyakat varsa devlet yönetimi çok kolaydır.Çünkü herkes kendi görevini yapar.Hakimin görevi belli,genel müdürün görevi bellidir ve maddelerle tanımlanmıştır. .Devlet bu çerçevede sağlıklı bir yapılanma içindeyse bizim için bir sorun yok.Orada siyasetçi ana unsurları çok fazla belirlemek dışında sesini çıkarmıyor.Çünkü devletin ekibi, herkes görevini yapıyor.

“TANRI AŞKINA RÜŞVET ALAN ADAMDAN BÜYÜKELÇİ Mİ?”

Niteliksiz kişilerin devlet ekiplerine alınması ve onların değerli görevleri tabii ki bunlar da gündemimizde, bahsetmiştim. Rüşvetle Büyükelçi olarak atanan kişileri ilk günkü hızla geri alacağız ve görevlerine son vereceğiz. Allah aşkına, rüşvet alan elçi olur mu? Aynı şekilde rüşvet alan bürokratlar olduğunu biliyoruz. Süleyman Soylu’nun dediği gibi ‘Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiler var’ kim olduklarını biliyorum. Hepsini alacağım, kulaklarından tutacağım, toplumun önüne çıkaracağım, görevlerine son vereceğim. Ahlaklı ve liyakatli insanlar devlete gelecek. Siyasi insanları değerlendirmeyeceksin. Çünkü kamu görevi yapıyorlar. Kamu görevini en iyi şekilde yapan kim olursa olsun, kafamızda bir yeri vardır.

“YARGIÇ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE VE VİCDANA GÖRE KARAR VERİR”

Yargıçlara gelince, sıcak siyasetin yargı dünyasına girmesi doğru değil. Hakim, hukukun üstünlüğüne ve vicdanına göre karar verir. Bir hakim bu kuraldan sapmışsa, onun hakim olmasını engelleyecek mekanizma yine yargı dışında değil, yargı içinde olmalıdır. Yani herkes kendi mahallesindeki kirliliği temizlesin biz de bu alanı sağlayacağız” dedi.

“TÜRKİYE’DE YAKLAŞIK 200 BİN SEÇİM TOPU VAR. 200 BİN SEÇİM TOPUNDA DA YETKİLİLERİMİZ VAR”

Kılıçdaroğlu, sandık ve seçim güvenliği ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“Kasa güvenliği konusunda endişelenmeyin, türkiye Türkiye’de yaklaşık 200 bin sandık var. 200 bin sandıkta da görevlilerimiz var ama biz aynı zamanda’ türkiye ‘Gönüllüler’ diye bir davet yaptık. Genç arkadaşlar Türk Gönüllüsü olarak sandık başında duracak. Türkiye’de Ankara’dan hangi sandıktan kim sorumluysa ona ‘Hangi okulun başındasın?’ Doğru söylüyorsa mesela ‘Şırnak’taki o okulda 7 numaralı sandıktan sorumluyum’ diyorsa, doğru cevap veriyorsa yanına artı koyuyoruz. Hangi sandıkta görevde olduğunu bilmiyorsa onu hızlıca çıkarıp bir bileni getiriyoruz. Bu çerçevede yüzde 90’a yakını tamamlandı. Türkiye genelinde sandık başında görev yapanlar. Kendi teşkilatımızın yaptığı bu, aynı anda Türk Gönüllüleri de çıkarsa, genç arkadaşlarımız sandıkta görev yaparlarsa biz de seviniriz.

“BÜYÜK BÜYÜK BÜYÜKLÜKLERDE HER OKULDA BİR GÖNÜLLÜ AVUKATIMIZ OLACAK”

Bunun dışında her büyük metropolde her okulda istekli bir avukat bulunacaktır. Bir sorun ortaya çıktığında hızlıca bir avukat aranacak ve bir sonraki olaya avukat müdahil olacaktır. Sandık görevlilerimize ‘sandık başında bekleyeceksiniz, tutanakları baştan imzalamayacaksınız, sandık açıldığında asla dışarı çıkmayacaksınız, oy sayımında, tahsilatlara dikkat edeceksiniz’ dedik. , emin olduktan sonra tutanağı imzalayacaksınız, tutanağın cep telefonunuzla fotoğrafını çekip Genel Müdürlüğe göndereceksiniz, sonra rahatınız. ‘ dedik.

“GENÇLERİN SORUNLARINI ÇIKARMAK VE GENÇLERE İSTİHDAM İMKÂNLARI SAĞLAMAK İÇİN. BU İŞİN YAPILMASI GEREKİYOR”

Kılıçdaroğlu, beyin göçünü durdurmak için nasıl plan yapılacağı sorusuna şu yanıtı verdi:

“Benim kuşağım, biz babalarımızdan daha iyi eğitim aldık ve daha iyi bir yaşam standardı sağladık ama bizden sonraki kuşak, benim çocuklarım da dahil olmak üzere, bizden daha iyi eğitim almalarına rağmen daha düşük gelire mahkûm edildiler.” üniversite ya da liseden ayrılsam askerliğimi yapıp geri dönmekte zorlanırım. Bu asgari ücretle gelecekte ne araba sahibi olabilirim ne de ev sahibi olabilirim. Bir süre sonra araba sahibi olabiliyorum, belli bir süre sonra da ev sahibi olabiliyorum.’ Bu korkuyu anlıyoruz ama içine girmek bir şekilde gerekli. Gençlerin önündeki engelleri kaldırmak ve gençlere istihdam sağlamak. Bunun yapılması gerekiyor. Bunun için gençlere özel düzenlemeler yapılmalıdır. Gençlere umut verilmeli. KPSS sınavı mesela ‘100 bin öğretmen atayacağız’ diyoruz. Nasıl yapacağız? Köy okulları açmalıyız. Köy okullarını açar açmaz yeni öğretmen kadroları ortaya çıkacaktır. Kırsalda çalışan gençlerin ve kadınların sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek, biz de kırda çalışıp üreteceğiz, yeri geldiğinde emekli olacağız, şehre gelip eğleneceğiz ve onları heba etmeyecek bir model geliştireceğiz.

“SİYASİ SİYASETÇİ ELEŞTİRİ İÇİN ASLA ÇIKARILMAZ, KAPINIZA ASLA POLİS GELMEZ”

İskenderun’dan başlayıp Mersin’e kadar uzanan bölgeyi Akdeniz’in en büyük üretim havzası haline getireceğiz. İstanbul’un nüfusu 5 yılda 2,5 milyon azalacak ve çok yetenekli, katma değeri yüksek işler üreten fabrikalar ve gençler oraya gidecek, dolayısıyla bu altyapı bizim için hazırlanıyor. Böylece bugün yurt dışına giden birçok genç Türkiye’ye gelecek. Bir şey daha var, tabii ki özgürlük istiyorsun, rahat olmak istiyorsun. Size bu konuda tüm özgürlükleri vereceğiz. Beni kolayca eleştirebilirsin. Bir politikacıyı eleştirdiğiniz için asla dava edilmeyeceksiniz ve polis asla kapınıza gelmeyecek. Size düşündüğünüzden çok daha büyük bir özgürlük sağlayacaktır. O zaman Türkiye’de kalma, özgürce üretme, çalışma ve hareket etme, niyetinizi özgürce ifade etme fırsatına sahip olacaksınız.

“İLK ALDIĞINIZ ARAÇLARDAN KDV KALDIRACAĞIM, OYUN KONSOLUNDAN ÖTV KALDIRACAĞIM”

Kültür sanat da çok değerli gençler hem kilo almak istiyor hem de açlığını kültür sanatta gidermek istiyor. Bu bahiste sanat dünyasına her türlü takviye yapılacaktır. İlk alacağınız arabalardan KDV’yi kaldıracağım, oyun konsolundan ÖTV’yi kaldıracağım. Bunların hepsi olacak. Türkiye genelindeki yurt sorununu bir yıl içinde çözeceğiz. Gençler için sandığınızdan çok daha değerli bir hamle başlatacağız.”

“İnancı siyasette kullanırsam ve oradan şifa alırsam, onu kesip atmalı”

Kemal Kılıçdaroğlu, tarikatlarla ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

“Sizden tek bir ricam var. Bir şeye dikkatinizi çekmek isterim. Bir siyasetçi kimlik üzerinden siyaset yapıyorsa bilin ki bu vatana ihanet etmektedir. hepimiz kimliğimizle iftihar ederiz.Onun için kimlik siyaset meselesi değildir.İman meselesi herkesindir.İnanca saygı duymak gerekir.Çünkü birisi inancı siyaset malzemesi olarak kullanırsa bilin ki ihanet ediyordur. bu ülkede kimlikler ve inançlar siyasetin dışındadır çağdaş demokrasilerde çünkü herkesin inancına saygı duymak gerekir bizim inanç ve kimliği kullanan farklı oluşumlarımız var bu oluşumlar sadece burada değil yurt dışına transfer edilen paralar var milyon dolarlar var bunların hepsini biliyoruz.İnancı siyasete alet etmemek şartıyla herkesin inancına saygı duymalıyız.Eğer inancı siyaset malzemesi yapıp ondan çıkar sağlıyorlarsa, kesmek gerekir, keseriz. Başkasının hak ve hukukunu kimseye teslim etmeyeceğiz. İnancınız sağ olsun ama kim bunları siyaset malzemesi yapıp buradan rant üretiyorsa biz o kiraları keseceğiz. hiç merak etme”

Kılıçdaroğlu, depremlerle ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“DEPREM KONUTLARINI YİNE YAPACAĞIZ. DEPREM MAĞDURLARINA MERKEZ ALMADAN TESLİM EDECEĞİZ”

“Depremin olduğu ikinci gün oradaydım. O görüntüyü kimsenin görmesini istemiyorum. Harika, acı bir manzara. İnsan çaresiz. Enkazın altında anne ve babasının sesini duyan çocuklar, ‘ Annemi babamı kurtarın, ‘Küçük çocuklar yanıma geldi ama yapabileceğiniz pek bir şey yok’ dedi. Orada “Devlet nerede” diye bağıran anne babalar gördüm. Yaşadığımız 20 yıllık süreçte devletin nasıl çürüdüğünü, işlevsizleştiğini gördük. Kızılay diye bir kurumun nereye sürüklendiğini gördük. Gerçeklerle yüzleştik. Depremde çadır satan Kızılay’ın deprem evlerini yeniden yapacağız.” Tek kuruş almadan depremzedelere teslim edeceğiz, çünkü Anayasa diyor ki, ‘İdare, kendi hatasından kaynaklanan zararları idare tazmin etmek zorundadır’. Bir daire satın aldığınızda, diğer 23 belge daha önceden hazırlanır. Orada 43 imza var. Bunlar mimar ve mühendislerdir. Ben de vatandaş olarak gidiyorum, sadece tapuda tek imza atıyorum. Devlet bu garantiyi verdiği için daireyi de ben alıyorum. Tek imzam var, tapuya koydum. Ama diğer 43 imza ve 23 belgede benim imzam yok. Eğer bina depremde yıkılmışsa bundan kamu sorumludur ve idare bundan dolayı bunu tazmin etmek zorundadır. Bütün bunlar burada yaşadığımız asıl felaket olarak biliniyordu. Yani bürokrasi bunu hazırlamıştı. Burada sarsıntı olacak, önlem alınmazsa bu kadar can kaybı yaşanacak. Bütün bunlar biliniyor ve siyasi otoriteye teslim edildi. Ancak siyasi otorite görevini yapmadı. Şimdi yapacak bir şeyin var. Sandığa gidin, gereğini yapın.”

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi:

“BU SEÇİM BİZİM BİLDİĞİMİZ KLASİK BİR SEÇİM DEĞİL. BU SEÇİM TÜRKİYE’NİN VAR OLMAK İÇİN SEÇİMİDİR, VAR OLMAK İÇİNDİR”

“Bu seçim bildiğimiz klasik bir seçim değil. Bu seçim Türkiye’nin var olma ya da olmama tercihidir. Ya demokrasi var olacak ya da demokrasi yok olacak. Bundan dolayı burada kişi paylaşımı yapmak son derece yanlış. Kişi indeksi ile olay çıksın işimizin dışına çıkmayacağız.Bu bir demokrasi meselesi.Ya Türkiye’ye demokrasi getireceğiz ya da otoriter rejime teslim olacağız.Bu kadar kolay.Sağduyuyla düşünürsek 6. Partiler bir araya geldi.Bu 6 parti, farklı renkteki partiler.Ama bu partilerin ortak paydası demokrasi, yargının bağımsızlığı, parlamentonun güçlendirilmesi. Diğer partiler düşünmesin demiyoruz ama 6 partinin amacı bu. Bazen meclis listeleri üzerinden, bazen şahıslar ve partiler üzerinden tartışmalar oluyor. Bu tartışmaların suni tartışmalar olduğunu düşünüyorum. Gerçek amacı bulmalıyız. Asıl amaç demokrasi ve özgürlüklerdir. Bunun sözünü verdik. Bunu yapmak zorundayız, demokrasi ve bu ülkede yaşayan insanların özgürlüğü için parkta otururken, sinemaya giderken rahatsız edilmeyeceğiniz bir dünya kurmaya çalışıyoruz. Bahse siz karar vereceksiniz. Türkiye’nin kaderini ilk kez oy kullanacak 5 milyon 300 bin genç belirleyecek. İlk kez sandık başına gidip oy kullanacaklar.

Kılıçdaroğlu, akademik personelin tahliyesi ve 8 Mart Onur Yürüyüşü’ne katılan öğrencilerin idari ekipler tarafından işaretlenmesi ve bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili soruyu yanıtladı:

“DARBE KANUNU’NUN İŞİ OLAN YÖK DEMİLEN KURUMU KAPATACAĞIZ. HER ÜNİVERSİTE KENDİ REKTÖRÜNÜ SEÇECEK”

“Üniversiteler kendi içlerini boşalttı. Üniversiteler üniversite olmaktan çıktı. Boş binalar buldukları her yere hukuk fakülteleri kurdular. İhtiyaçtan fazla mezun verilmeye başlandı. Mezunlar iş bulamaz hale geldi. Umutsuzluk büyüdü. Herkes bakmaya başladı. Yurtdışındaki gelecek için.Bütün bunları değiştireceğiz.YÖK denen darbe.Kanun işi olan kurumu kapatacağız.YÖK olmayacak.Her üniversite kendi rektörünü seçecek.Orada bilim insanları var. mahalle muhtarını mahalleli seçer ama üniversite kendi rektörünü seçemez.Bu mümkün değil.Demokrasi üniversitede de olacak.Kendi rektörünü ve dekanını belirleyecek.Üniversiteler bilimsel, idari ve mali özerkliğe sahip olacak. Bu üç özerklik olmadan üniversite üniversite olamaz.Çok vasıfsız insanların üniversitelere getirildiğini, belli takımlara taşındığını çok iyi biliyorum, merak etmeyin, kimin nereye, nereden geleceğini az çok biliyoruz. Üniversiteleri gerçek üniversiteler yapacağız. Üniversitelerde planlar yapacağız. Ülkenin kaç öğretmene, hakime, avukata ve veterinere ihtiyacı var. Bu planlanmalı ve kotalar buna göre belirlenmelidir. Bir mezunun hazır bir işi olması gerekir.”

Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİNE SAHİP OLAMAZLAR”

“Dün hocalarınızla (Boğaziçi Üniversitesi) görüştüm. Sözüm var. Hiçbir şekilde o hocaların hepsi görevine dönmeyecek. Boğaziçi Üniversitesi’ne yakışmayan hocaları da eski görevlerine göndereceğiz. üniversiteye gelince her üniversitenin kendine has bir kültürü var her üniversitenin kendine has alışkanlıkları var zamanla kendi kültürlerini büyütüyorlar genişletiyor kurumsallaştırıyorlar o zaman üniversite gerçek manada üniversite oluyor o yüzden boğaziçi üniversitesine tahammül edemiyorlar .Büyük sorunlar vardı.Hepsinin farkındayız.Gelip çözeceğiz.Ben grup başkan yardımcısıyken Boğaziçi Üniversitesine gelmiştim.Orada konuşurken çok yuhalandık.Ama ben yuhalandık. asla küsmez çünkü öğrenciler rahatlıkla eleştirebilirler.üniversiteyi saygın bir kurum olarak yaşatmak lazım.bu sefer yumurtaları geldiğinizde hazırlayın.

“SORULMAYAN SORULAR KANUNUNU ÇIKARACAĞIM. ‘CİNSİYETİNİZ NEDİR?’ SİZ NE İNANIYORSUNUZ? SİZE NE OLUR BUNLARI TAMAMEN KALDIRACAĞIZ”

Sorulamayan Sorular Yasasını çıkaracağım. ‘Cinsiyetin ne?’ Senin derdin ne? “Hangi inançtansın?” Senin derdin ne? Bunları tamamen kaldıracağız. Böyle bir şey var mı? Devlet dediğin şey şeffaflaşıyor. Devlet dediğiniz kurum herkese saygı gösteriyor. Eline bir sopa alıyorsun, insanları tasarlamaya çalışıyorsun. Hayır, 21. yüzyılda değil. Ortaçağda mıyız? Kimlikler, inançlar, maliyetler saygı gösterilmesi gereken alanlardır. Aşı olup olmadığı, tok olup olmadığı, sinemaya gidip gitmediği, eğlenip eğlenmediği siyasetin konusu vatandaşın işidir.

Programın sonunda Beşiktaş Belediye Başkanı İşk Akpolat saz çalarak şarkı söyledi. Şarkıya Kılıçdaroğlu eşlik etti.

Kaynak: ANKA / Yeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort